PSİKOLOJİ NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

PSİKOLOJİ NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Psikoloji; insan ve hayvanların gözlenebilen ya da ölçülebilen davranışlarını ve zihinsel süreçlerini inceleyen, pozitif bir bilim dalıdır.

PSİKOLOJİ KAVRAMI

Psikoloji kavramı ise “phsche” (ruh) ve “logos” (bilgi) kelimelerinden oluşarak, ruh bilimi anlamına gelse de ilk ortaya çıktığında felsefe biliminin bir alt dalı olarak görülmüştür.

İnsanlar, yaratılışının başından beri evreni ve evrende yaşanan olayları açıklama çabasına girmişlerdir. Bu evrenin içinden bir parça olan insanlar ise kendilerini beden ve ruh kavramlarıyla açıklamaya çalışmışlardır. Özellikle İlk Çağ filozoflarından Aristoteles ve Platon’un yaptığı açıklamalar, dönemin en büyük problemlerinden biri olmuştur.

PSİKOLOJİ NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
PSİKOLOJİ NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Platon’un Ruh Anlayışı

Platon’a göre insan ruh ve bedenden oluşurken; ruh kalıcı, beden ise geçici parçamızdır. Ruhu insanın özü olarak ele alan Platon, kişinin davranışlarını ruhun yönlendirdiğini düşünmektedir. Aynı zamanda bilgi anlayışında da ruhsal bir aydınlanmadan bahseden Platon; ruha, anlayışlarında önemli bir yer vermiştir.

Aristoteles’in Ruh Anlayışı

Aristoteles ise Platon gibi insanın ruh ve bedenden oluştuğunu söyleyerek bedeni madde, ruhu ise ona “insan” niteliğini veren form olarak açıklar. Ancak Aristoteles, Platon gibi ruh ve beden ayrılığını değil, ruh ve beden birliğini savunur. Ona göre ruh ve beden birlikte oldukları sürece işlevli çalışabilirler.

İlk Çağ’da Aristoteles ve Platon’un ortaya attığı ruh-beden konusu Orta Çağ’da dine dayalı anlayış ile tekrar yorumlanmaya başlamıştır. Yorumlamalar sonucu ruh, tanrının bir parçası olarak görülmüş ve insanın hasta olma ihtimalini ruhun şeytan tarafından ele geçirilmesi olarak açıklamışlardır.

Sonraki çağlarda gerçekleşen tercüme faaliyetleri Farabi’nin, Aristoteles’in ruh anlayışını daha anlaşılır hale getirmesini sağlamış ve dönemin ikinci öğretmeni olarak anılmasına sebebiyet vermiştir. Farabi’ye göre her nasıl sağlıksız, hastalıklı bir beden mümkünse aynı şekilde hastalıklı bir ruh da mümkündür. İyi faaliyetlerde bulunan beden, sağlıklı bir ruha sahip olabilirken; kötü faaliyetlerde bulunan beden, sağlıksız bir ruha sahip olur.

Orta Çağ Batı dünyasını etkilemiş olan İbn-i Sina ise ruhsal durumların beden üzerinde büyük bir etkisi olduğunu kabul etmiştir. Ona göre bedenin her zaman ruha ihtiyacı vardır. Ancak ruhun bedene ihtiyacı yoktur.

Psikolojinin bir disiplin hâline gelmesi ancak 19. yüzyılda gerçekleşir. Bu yüzyılda tıp, biyoloji, kimya, sosyoloji bilimlerindeki gelişmeler insan davranışlarının bilimsel olarak incelenmesine ortam hazırlamıştır. Ernest Heinrich Weber ve Gustav Theodor Fechner fizik ve matematikteki gelişmeleri ilk defa psikolojik süreçlere uygulayarak deneylerde ışık, ses ve ağırlık gibi objektif olarak ölçülebilen uyaranlar kullanılmıştır.

Psikoloji bir bilim dalı olarak ise Wilhelm Wundt (Psikolojinin Babası) öncülüğünde, 1879 tarihinde açılan ilk psikoloji laboratuvarı ile gerçekleşmiştir. Kontrollü laboratuvar koşullarında insan zihnini araştırmaya çalışan Wundt, aynı zamanda kendini psikolog olarak tanımlayan ilk kişi olup, öğrencisi Tichener ile “Yapısalcılık Yaklaşımı”’nın temsilcisi olmuştur. Bu yaklaşımda Wundt ve öğrencisi Tichener psikolojinin görevini, bilinç ve bilinci oluşturan zihinsel olayların içe bakış (iç gözlem) yöntemi kullanılarak incelenmesi olarak açıklamışlardır.     

Psikoloji bilimi her ne kadar 1879 yılında kurulmuş gibi gözükse de Herman Ebbinghaus’un “Psikoloji uzun bir geçmişe; fakat kısa bir tarihe sahiptir.” sözünden de anlaşılacağı gibi çok uzun bir geçmişe sahiptir. İlk ortaya çıktığında felsefenin alt dalı olarak kabul edilen psikoloji, ancak 19. yüzyılda birçok bilim alanı gibi bağımsızlığını ilan ederek ortaya çıkmıştır. Yani bilinenin aksine psikoloji bilimi, yüzyıllar boyu insan hayatında olan, fakat çeşitli sebeplerden kabul görmeyen bir bilim dalı olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir